
yoğun bir muhabbet kuşu kokusu sinmiş bileklerindeki çizgilere
ötesini bilmiyorum faniliğime ver
salça bulaşığı ılık ve henüz pul pul atmamış
ayaklarına düşmüş çekirdekler gibi kuru sarsamış
karasinek konmuş batık tırnağına
ellerini ovuşturuyor her daim
güzel bir gün olacak belli diyor, korkuyorum
ötesini bilmiyorum faniliğime ver
umut edenler çürürdü hani
hani gök ağarırken safi içini dökemezdin mavinin alına alın moruna
inanamamıştım zaten hiçbir vakit
karasineğin haksız çıkabileceğine
halbuki şimdi kirpiklerim kıvrılıp düşüyor tek tek ağır nazarı
bileklerindeki kuşlar çoktan havalanmış
kanatlarındaki salçalar demlenir rüzgarla her dolduklarında keten keseleri
mavisi ala alı mora dönmüş semanın
biz çırpındıkça demlenmek bir yana ıslak avuçlarımızdaki domatların
çürükleriyle muhataptık daim
burnun uyuşurdu kokusu ele verecek diye hissedemezdin çünkü
ötesini bilmiyorum faniliğime ver
faniler salça sıkmasına sıkarlar amma
Allahtır onu ekmeküstü süren
üzerinde kekik ve bir dal fesleğen
aklında biber ve patlıcan çizme tasavvuru
ol karnımızı doyurmak için
kışa
ötesini bilmiyorum faniliğime ver
***
keşke okumaklığını bileydik
babanne telvelerinde sivrilen geyik boynuzlarının
ve tavus kuşlarının toza bulanmış kuyruklarındaki renklerin
ne demeye olduklarını
ki fincanda iki küçük şeker hapının tadımı olan gururumuzu
ocağa taşan köpüğün kaymağında kurumaya
bırakmayaydık
Gururum kendime azar çekemediğinin iç patılması
boy boy cam şişeler ve teneke kapakları
Varlık olabilme umudum gururum
çamurlu pantolonum bacağı sökülmüş iplik iplik lacivert
Varlığa karışarak hiçleşme umudum
kadife çiçeklerin haşeresini toplarken
kendimde tükenerek gidermeyi umduğum
keşke okumaklığını bileydik
ütopya olduğunu, umursamazlığa iz düşümünü sabrın
bilinçle işlenen günahların “şuur olsa yanlış olur mu hiç” gülmekliğini bileydik
keşke okumaklığını bileydik
babannelerin telvelerinde sivrilen geyiklerin boynuzlarının
ve tavus kuşlarının uzun kuyruklarındaki renklerin ne demeye olduklarını
ki yosunlara sarıp sarmalanmış kurbağaların okunmuş suyuyla sulanmış da
kına kokmuş bir kasa ezik domates gururumuzu
henüz karılmamış ve dile çalınmamış kurumaya bırakaydık
Gururum kendime azar çekemediğinin iç patılması
boy boy cam şişeler ve teneke kapakları
tırnaklarını demir makasla kesmez sev diyeceğin
eğer ellerin bir dem salça sıkmadıysa
henüz karılmamış
ve dile çalınmamış
keşke okumaklığını bilmeyeydik de tomatinin çekirdeğini
Hale dillendireydik.